Duygu Odaklı Terapi, kişinin yaşantısında edinmiş olduğu belirli duygu şemalarını işlemlemeyi hedefleyen bir psikoterapi ekolüdür. Hepimizin küçük yaşlardan beri karşılaştığımız olaylara yüklediğimiz anlamlar, düşünce şekillerimizi ve davranışlarımızı belirlediği gibi duygularımızı da belirler. Sürekli bir değişim ve dönüşüm sürecinde olan yaşantımızda düşüncelerimiz ve duygularımız temel rol oynar. Çevreyle kurduğumuz iletişimde olayları anlamlandırırken bu kalıplar otomatik olarak aktifleşmektedir. Yaşantımızdaki olaylar değişse de sahne aynı kalmaktadır. Uyumsuz biçimde şekillenen kalıplar ise farklı olaylarda kişiyi sürekli bir çıkmazın içerisinde gibi hissettirir. Duygu odaklı terapi, uyumsuz biçimde şekillenmiş olan duygu kalıplarını irdeleyerek yerine uyumlu olanları getirmeyi amaçlar.
Duygu odaklı terapiyi diğer ekollerden ayıran en büyük fark deneyimsel olmasıdır. Kişinin edinmiş olduğu duygu kalıpları terapi sürecinde ortaya çıktığında yaşanan farkındalıklar, duygusal değişim süreci için temel hazırlar. Duygu odaklı terapiyi diğer ekollerden ayıran bir diğer fark ise işlevselliğe önem vermesidir. Buradaki amaç analiz etmek değil, deneyime yönlendirmektir. Danışan ve terapist birlikte belirli bir duyguya odaklanarak onu takip eder ve gün yüzüne çıkartır. Aynı zamanda beden duyumlarını takip ederek kişiyi çözümsüz bırakan duyguları canlandırdığımızda, daha önceden doğru biçimde ifade edilmemiş olan duygular çözümlenmeye başlar. Bu açıdan bakıldığında duygu odaklı terapi neredeyse tüm zihinsel bozukluklar için kullanımı işe yarardır.
Süreç odaklı bir terapidir ve uygulamaları bilimsel verilere dayalıdır. Duygu odaklı terapiler depresyon, kaygı, panik atak ve bağlanmayla ilgili olan tüm durumlarda kullanılmaktadır.